Monday, June 22, 2009

Eskilerden bir demet siir

Eskilerden beri sakladigim cok sevidigim bir siir defterim vardir ve uzun zaman sonra elime gecti. Bende bunu firsat bilerek eskilerde icimi doktugum siirleri paylasmak istedim.

Beni de cok sasirtan siirler ciktigini soylemeden gecemiycem :)

R'US

O Cok Sevdigim Duygu

O cok sevdigim duyguyla doldu yine icim
Onu her gordugumde bende daha ilginc bir duyguydu,
Onu saatlerce takip eden gozlerimde
Inanilmaz bir sicaklikti hissettigim

Gormeyeli daha da guzellesmisti
Cok tatliydi gulusu yine
Yine masum yine icten
Yine cok mu cok sevecen

Tutuldum bu kiza
Yine asik oldum galiba
Cok tatli bakislari bana karsi
Her nekadarda
Bulamadiysam da fazla konusma sansi

Gozleriydi en cok hosuma giden
Onu her gormek istedigimde
Tutuyordu icimden birsey sanki
Ona karsi rahat davranamiyordum bir turlu
Yine gelmisti o istemedigim
Beni tutan kelepceler sanki

Ama onu ne ilk ne de son gorusum
Ona onu ne kadar istedigim gostericegim
Uzaktan gozlemlerimce cok seviliyordu kendisi
Yasindan daha buyuk daha oldundu hareketleri

Su anda keske yanimda olsaydi...
Ona bir cift lafim olacakti.
Onunla konusmak degistiriyordu beni
Sanki oluyordum bambaska biri

O kiz ki bir bakisi bir donusu
O ona cok yakisan turuncu tisortu ile
Bana uzun zaman once yasadigim
O mukemmel, o essiz, o tarifsiz duyguyu
Asik olmayi hatirlatmisti

R'US
16 Temmuz 2002

Yine 'Sen'siz Olmamak Dilegiyle

Yine ayni gecti o gun
Yine sessiz yine sakin
O dogru insani aramaya
Devam ettikce sanki
Daha bir uzaklastim karsi cinsten
Cogu kiz beni cok sevdigini soyledi
Ama bu sevgi hicbir zaman ask degildi
Bende bugune kadar bir kisiyi sevdim zaten
Sanirim ayri yollardayiz ask ve ben
Ama yine de kismet bir yerde
Yarin hangi kiza rastlayacagin kimin elinde
Hayatindaki her insanin bir sebebi oldugunun bilincinde
Senin hayatindaki yerlerini alirlarken
O hayati guzellestirmek icin cabaladigin her efor
Sevdigin her kisiyi dusundugunde,
Daamarlarindaki kana yansiyacaktir
Yas bir iki aydan 20 olucakken
Daha gercek anlamda birisi tarafindan sevilmemen;
Benimle ask arasinda, o hicbir zaman iyiye gitmeyen iliskinin
Cok guzel bir gostergesi bence
Sorun bende de kaynaklaniyor
Olay ilgi gostermekten ziyade,
O ilgiye karsilik alamamaktan ileri geliyor
Aski gercek anlamda hissettigim kisiye
Onu belli etmesine ederim ederim am yine
Karsilik beklerken yarim kaliyor is
Iste bu yuzden o kalbimin romantik yonu
Her gecen gun korelmekte
Belki de caga ayak uydurmak lazim kimbilir
Herkes artik kalpleriyle degil de
Beyinleriyle asik oldugu bir donemdeyiz
21. yuzyil yeni insan mantaliteleri yaratti
Ve benim icin aski,
O benim ile arasi hic barisik olmayan aski,
Bir kat daha uzaklastirdi
Icimde bir umut var yine tabi ki
Belkide hayatim boyunca surecek bir
Sevgi taneceigi bir umit bu
Birisi tarafindan karsiliksiz sevilebilme umidi
Sevilmek ne kadar zordur bilirim
Insanin kendini degistirmesi de ayni sekilde
Ben bu yolda uzun zaman ugras verdim
Ve hala da veriyorum
Iki sene onceki Aras';a cok farkiyiz bunu bilin
Dedigim gibi her zaman askla biz

Manevi yonu benim icin yoktu hayatin
Ama yine de askin varligina inanmaktayim
Kader kimlere asik olmayi kismet ederse
Hayrini gorsunler

O gunde yani BUGUN'de bulusmak uzere...

Ama yine sakin, yine sessiz,
Yine SENsiz olmamak dilegiyle...

R'US
14 Subat 2002


Neden?

Neden meyveleri koparmak icin agaclara tirmanirsiniz?
Biraz beklerseniz zaten kendiliginden yere dusecekler...

Neden bir kadina asik olmak icin pesinden kosarsiniz?
Biraz beklerseniz zaten kendiliginden size gelecek

Ve neden olmek, oldurmek icin birbirinizle savas edersiniz?
Biraz beklerseniz zaten kendiliginizden oleceksiniz...

Ama...
Meyva yere dustugu zaman degil,
Agactan koparildigi zaman...
Kadin caresizlikten size geldigi zaman degil.
Kalbinden fethedildigi zaman...
Ve olum yatakta degil,
Mucadelede guzeldir...

Anonim

Oyle Bir Duygu

Guzel bir haatin yepyeni bir baslangici gibi
Gecenin ilerleyen saatlerinde
Guzel bir siir yazmak geldi icimden
Tam da disarda yagmur siddetini arttirirken

O icimdeki duyguyu anlatmak zor,
Guclu, istekli ve bir okadar da arzulu
Bir his bir inanis bu,
Benim karakterimi olusturan,
Bana bircok seyde guven veren
Ve hicbir zaman ipin ucunu birakmamami
Soyleyen bir duygu.

Belki de birseyleri basarmak istememin duygusu kimbilir
Bana cok sevdigim bir kisiden
Gecmis oldugumu dusundugum
Cok derin ve gercekci bir duygu
En akilalmaz seyi bile
Gercege donusturebilecegime inandigim
En inanilmaz seyi inanilir kildigim
Hayatta her turlu zorlugun
Ustesinden gelebilecegimi,
Akilli ve dogru calismayla
Hicbir seyin imkansiz olmadigini
Aradaki olumsuzluklarin aslinda benim
Bu konuda ne kadar istekli
Oldugumu gormek icin ciktigini,
Benim hayatta gorunusumu yansitan,
Ve en onemlisi
Insanin hayattaki en buyuk rakibinin
Aslinda kendisi oldugunu anlatan bir duygu

R'US
24 Ekim 2001
00.30

Hayat Diye Birsey Var


Nedir, Ne oluyor, Unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günLer, kızgın küller gibi bütün duyguLarını kavurup öLdürerek mi geçiyor üzerimizden, arzuyLa dudağınızı ısırdığınız oLmuyor mu hiç..? Bir müzik sesiyLe şöyLe bir koLtuğunuzda doğruLduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz sevinçlere inanmıyor musunuz, bir ağaç göLgesinde bir an durmak, bir akşam üstü denize baktığınızda bu sonsuz suLarın kıpırtısına şaşmak yokmu artık, elele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının ürperti de hayaL hanesinde kendine bir yer buLmuyor mu, bittimi bu macera, çekiLdiniz mi hayattan, hayatın sizin buLunmadığınız yerLerde yaşandığına mı inanıyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi herşeyi, yorgun ruhunuz yeni coşkuLar için hazır hissetmiyor mu kendini.. DeLirdiniz mi siz..?


Şu köşebaşında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, kimbiLir beLki eski bir dosta, beLki güzeL bir kadına, beLki okunmuş kitapLar satan bir sahafada rastLayabİlirsiniz.. Bir piyano sesi duyabiLirsiniz yada bir RumeLi türküsü açık bir pencereden, bir söğüt ağacı görebiLirsiniz, çocukken kabugundan düdük yaptığınız, dans adımLarıyLa yürüyen bir çift bacak geçiverir önünüzden, bir oğLan bir ısLık caLabiLir, hatta siz biLe çaLabiLirsiniz..

Ne sevinci, ne hayatı, ne eğLencesi para yokki diyorsanız eğer ve eğLenmek için paranın gerekLiLiğine bu kadar inanıyorsanız, emin oLun paranız oLduğunda da eğLenemezsiniz.. Para eğLenmeyi çeşitLendirir sadece ama eğLenmeyi yaratamaz, öpüşmek parayLa değiL, şarkı mırıLdanmak parayLa değiL, acaba o şimdi ne yapıyor demek parayLa değiL, tv de ii bir fiLm seyretmek parayLa değiL, sizin için demLenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıLdı diye nerdeyse gururLa aLıp, bardağı ince beLinden sıkıca kavrayıp içmek parayLa değiL..

Bir tabak semizotunu sevinçLe payLaşabiLirsiniz ve hiç bir pahaLı Lokantada buLamayacağınız bir tad aLırsınız.. eğer bir tabak yemeği payLaştığınız, payLaşmak istediğiniz insansa.. Hayat diye birşey var. Sadece sizin oLan sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekLer acan, yaLnızca sizin müzikLerinizin caLdığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyLe herkesi,çiçekLerinizi başkLarının çapaLamasını bekLemeyin, şarkıLarınızı başkaLarına söyLetmeyin, anLadık ahmakLıkLar oLuyor, hepimizin hayatından birşeyLer çaLınıyor, hayaLlerimizi teker teker buduyorLar, ümitLerimizi öLdürüyorLar, caresiz bırakıyorLar sizi, yeniLdiniz beLkide, yeniLginin ağır yaraLarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup soLukLanacağınız, yaraLarınızı yıkayacağınız, çiçekLerini seyredebiLeceğiniz bir bahçe, soğukta bir bira içebiLirsiniz, bir ağacın göLgesinde durabiLirsiniz bir an, sabaha karsı uyanıp her ay yeniden doğan hiLaLe bir bakabiLirsiniz, Çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabiLirsiniz, aşık oLabiLir yada aşık oLmayı düşünebiLirsiniz..

SevdikLerinizi özLeyebiLir, Ve bir gün yeniden kavuşabiLeceğinizi hayaL edersiniz, geceLeri ağaçLarın daha değişik koktuğunu fark edebiLirsiniz, yeni bir saLata icat edebiLirsiniz,, sevgiLinizi çırıLçıPlak soyup evde öyLe doLaştırabiLirsiniz, sacLarınızı her zamaninden daha değişik kestirebiLir, evinize bir gün de başka bir yoLdan gidebiLirsiniz, aLışKanLaıkLarınızı değiştirmek için kendinize karşı müthiç bir savaş açabiLirsiniz..

Hayat diye birşey var.. Her zaman size keşfediLecek geniş aLanLar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima biLmediğimiz, kuytuLarına sokuLamadığımız bir hayat, sadece size ait bir hayat..

BiLiyorum dertLer çok, ahmakLıkLar yapıLıyor, sıkıntıLar bitmiyor, günLer birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, beLki yeniksiniz
..


Teslim mi olacaksınız peki..?



HayaL kurmayacak mısınız, çıLgınca sevilmeyecek misiniz, bi,r daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçLara bakmayacak mısınız, denizLere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçLere inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar LezzetLi oLabiLeceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demLenmiş bir bardak çayı, bardağı beLinden kavrayıp içmeyecek misiniz her şeyi.. DeLirdiniz mi siz..?




Hayat diye bir şey var...
Evet orada...
ELinizin hemen yanında duruyor..

Ahmet Altan

Omer Hayyam'dan

Su an olan biten varya;
Bosver onu,
Tas yagsin isterse cok surmez...
Dakka sasma dakka, yasamaya bak,
Ne gecmisi dusun, ne de gelecekten kork...

Omer Hayyam

Saturday, June 20, 2009

Write up from 06

When the words come to an end to explain your innerself you know you are in moments of deep feelings. Whenever life truly started for me I know I expected nothing but just pure happiness. Days have gone by where you realize life is not about achieving many goals but rather enjoying those special moments that happen once in a blue moon. I look for those those moments where I can truly understand what I want out of this life what I can give, what I can take...

Lately that's all I think about. Trying to find out what's my true passion is. Am I really putting the time and effort? Not really. I am just enjoying the present which I learned that its precious. Why look for the times to come and waste all the days in between... Any day could be precious  if you wanted it to be. What you want to take out of is up to you. If I am content with myself when I put my head on the pillow every night, saying that, I am truly appreciative of what I accomplished so far and relax about the futuristic goals that our society makes us worry about. I think that is the ultimate freedom where you truly not worry about the future even though you'll be prepared for it. Taking that scary feeling out of yourself is the fight that you will give within. 

I want to know where is my place in this universe. What should I do to make this world a better place before I leave. That's the crisis I am having... Is this what I have to do, that is working at a bank. I am trying to think of it as a global organization, a huge giant tree of network that has branches in every city that you can practically imagine. I love being part of it and will still be part of it next year. Remember it is all about enjoying as you last. Then you figure out. In the end many things happened last minute in my life that made me a bit more equipped going through the difficult times. I know I was an international student at one time where I didn't represent anywhere,  anyone but learned that I loved being involved in that kind of environment. In my personal statement document for college application, the only thing that stood to be really true is the fact that I truly loved various people from different cultures. Diversity is what I am all about. Maybe I will end up doing something about it as a profession or maybe do it as a hobby but I know I will start that big group of international community where the people's voice starts to be heard. 

I am 24 and started going through the quarter life crisis and happy to be in it as strange as it may sound. I know I am going through a quite a special journey to my soul where I want to know what I am all about...

20 August 2006 @6.50pm
Washington Square Park - San Francisco

Monday, June 15, 2009

Yas 27: Bir Yol Ayrimi

Uzun bir aradan sonra siir yazmaya tekrar basladim. Paylasmak guzel bir sey. Arada eskilerden bir demet te sunarim artik...

Yas 27: Bir Yol Ayrimi

Bir tren gelir, bir digeri gider
Hayatta boyle rutin bir sekilde devam eder
Ta ki o an gelir ve
Farkina varirsin bazi seylerin
Tamamen farkli bir hayatin
Seni dort gozle beklediginin

Iste o farkindalikti beni uyandiran
'Hop N'oluyo Len' deyip dayilanan
Vucudumdaki bozulmus o duzeni gidermeye calisan
Hayatla sorf yapmaktan hoslanan ve
Hayata meydan okumaktan artik hic korkmayan

Bazen ufak bir cocukta gorebiliyordum o mutlulugu
O safligi, o naturelligi, o dertsiz tasasiz yasamanin
Verdigi huzuru, butunlugu ve Tanri'ya yaklasmayi
Cunku o cocuk kendi olmayi secmisti ve Tanri huzurunda
Yapabilecegi belki de en kutsal seyi gerceklestirmisti

Bir cocuk gibi olmaliyim
Onun gibi cesur ve dusundugunu cekinmeden ifade edebilen
Icinin o temizligiyle kotu seyleri bilmeyen
Ve hep iyi seyleri yapmayi secen
Icleri sevgi dolu olup o sevgiyi
Karsiliksiz baskasina verebilen

Yas 27, hissettigim bir yol ayrimi
Ben guclu olmayi, dolu dolu yasamayi
Hayattaki amacinin ne oldugunu arastiran
Ama bunun icin herseyi alt ust etmek yerine
Teslimiyete inanan ve kendi olarak yasamayi secen
Bir ben var artik 27de

R. Sanal'in bende yaptigi calismaydi icimdeki kipirdiyi baslatan
O inanisti kitaplarinda okudugum her satirda bagiran
O haykiristi kolitin hayatimi yasamami engellemesine karsi ciktigim
O sevincti mutluluktu icimi dolduran beni hergun costuran

Hazirim, inaniyorum icimdeki gucu kullanmanin onemine
Kendi kendimize pekala da yetecegimize
Sevdiklerimize kocaman sevgilerimizi verebilecegimize
Akil ve vucut arasindaki kopruyu dengede tuttugumuzda
Bizim yeteneklerimizi, yaraticiligimizi aciga cikardigimizda
Korkmadan yasayip gerekirse hayir deyip cikistigimizda
Iste o zaman kendimiz oluyorduk
Iste o zaman tekamule eriyorduk

Degisimi seviyorum ve korkmadan
Karsima cikan herseyi benimsiyorum ve
Ondan birsey cikariyorum
Aslinda bu yol ayrimindaki gidecegim ve sececegim yolu biliyorum
Sadece oluruna birakip olayi zamana birakiyorum anin tadini yasayarak
Mutlu olmayi seciyorum ve pozitif olmayi
27'de kendim olmayi seciyorum
(hayatimin sonuna kadar...)

Aras
11 Haziran 2009
CalTrain SJ-SF Seferi

Tuesday, March 3, 2009

Sports Business / Marketing

www.sportbusiness.com.jpg

It's been some time that I have been doing research on how to get my foot into this exciting field of sports business. Always have been an avid sports follower from football (yeah soccer! ) to ice hockey, NBA to NFL, Olympics to any other sport out there. Maybe economic downturn could be the opportunity to take a stab at making a profession out of this undying passion of mine.

The more i am delving into the business of sports and trying to figure out what I can do to get into this market, the more I am finding some crazy opportunities. Team sponsorships by corporations is a big industry where companies want to make their brand stronger and target a particular people to market their products. Players are getting endorsed for crazy amounts of money (i.e Tiger Woods, Kobe Bryant etc.) and they are working with marketing agencies that help them boost their image and make the look cool to their fans. It's definitely an interesting and exciting industry and i came to realize that the industry is being mildly affected by the global recession. One British marketer backs this theory with some surveys on season ticket holders asking them how would they react to next seasons games, and majority of the response is that they will keep their season tickets. The underlying message is that people need something to forget about the bad economy and even for 2-3 hours to get excited about something that they have passion for. 

Being semi recession-proof is not the main reason i want to get into the sports biz but it definitely helps to know people's behavior and why they do the things that they do. I still think there is a missing piece in the puzzle for me. That is the connections, networking and bit of management skills to run a successful company. I found a great educational program at IE Madrid where they offer an online masters program in Sports Management. Its a 13 months commitment and they have an amazing online platform that uses anything from video conferencing to live discussions and different time zones is certainly not an issue. They have been running this online program successfully and their student body is anywhere from U.S to China covering all the continents in between. Financially committing somewhere near $30,000 is not a bad investment considering the networking opportunities that they provide, which are quite amazing. Columbia University have a similar part time program where they have night school cost $55K for 2.5 years. Univ of SF pretty much the same. Anyways, with the realization of the missing pieces in the puzzle, i push myself to close the gap and learn as much as possible.

The ideal situation will be continuing the current job and get a green card with the firm and after the completion of the masters degree start working at a team or a global organization for couple of years before I start my own company. The true dream come true moment will be if I work for FIFA, the governing body of Football,  being in charge of stadium preparation committee for the most watched sport event of the world, World Cup! I always dreamt of this when I was in my teens. Working for or helping Galatasaray or San Jose Sharks will always be a possibility for me and will commit to it at any age and in any circumstances.

Let's see what the future brings in these tough economic days but i believe people become more innovative and creative when they are facing difficult times. Mostly they see it as an opportunity to excel as they may suffer through the challenging days. They push their limits. I think this is the time we really need to push ourselves to turn the tide around. In the end, we wanted a close, globalized world thanks to the innovations in technology. Now it is up to us to overcome the difficulty of a global recession. 

I think this is our only chance to drop all of our egos, our greed, let go of all the wars and requests for more land, and dreams of getting more powerful, and try to figure out how we, as 6.5 Billion living creatures, all get along. I don't think global warming is a joke. I think God is giving us one last chance to come together as all members of the world and learn from our mistakes. Whether we do or not, time will tell...

Don't lose your determination in anything that you have a passion for... Anything that you truly believe in... even though everything from people to statistics tell you that it is impossible to make it happen. 

Until next time... Keep dreaming!!


Saturday, February 14, 2009

Gercek Mutlulugun Sirri

Insanlar uzun zamanlar mutlulugun kaynagini aradilar, sordular, sorustular. Kimileri cozemeden gocup gitti obur dunyaya kimileriyse buldugunu sanarak. Neydi gercekten mutlu yasamamizi saglayan, hic sordunuz mu kendinize? Neydi beni gunu birlik degilde hayatim boyunca mutlu kilacak?

Bunun uzerine uzundur dusunuyorum aslinda ve en sonunda buldum galiba 500 Milyarlik sorunun cevabini. Cok basitti cevap aslinda. Mutluluk ne cok iyi bir kariyere sahip olmada, ne cok para kazanmada, ne en guzel evliligi yapmada, ne onumuze koydugumuz hedeflere ve hayallare ulasmamizdaydi. Gercek mutluluk ICIMIZDE aslinda. Elimizdekilerin degerini bilip onlara sukrettigimizde mutlu oluyoruz bu kesin. Icimizdeki o muthis gucu cikarmakti aslinda zor olan belki insanlar icin. Ne yazikki icinde bulundugumuz toplum, cevre, ozellikle Bati dunyasi bizi hep ileriyi donuk hedeflerin pesinde kosturuyordu. Bugune kadar basardiklarimizin, ya da bize Yukardaki tarafindan ya da ailemiz tarafindan verilenlerin hic kiymetini bilmiyorduk. Elimizdekilerin kiymetini bilmezsek arzuladigimiz hedeflere ulastigimizda onlarin degerini nasil bilecektik ki? Bu ucu bucagi olmayan adini "hayat" koydugumuz merdiveni tirmanirken hic mi durup bir soguk su icmeycektik? Bu hedeflerin pesinden kosarken gercek anlamda mutlu olmamiz imkansizdi kesinlikle. Biz mutlu oldugumuzu veya olucagimizi zannediyorduk sadece o hic bitmiyecek merdivenin sonunun gelicegi umidiyle. 

Hayati aninda yasamanin onemine deginen de bir parantez acilabilir bu konu hakkinda. Bugunu yasamak ne kadar da zordu bizim gibi Dogu mantalitesi olmayan insanlarda aslinda. Budistlerin hayat boyu yapmaya calistiklari tek sey buydu aslinda. Kendilerini arzulardan arindirarak o gunu, o ani yasamak. Onlar mutlugun recetesini yuzyillar once cikarmislardi. Bizim o recetenin 21. yuzyilda da ise yaradigini gostermemiz icin cok zor da olsa bugunu yasamaliydik doyasiya. Cinlilerin cok guzel bir atasozu var kliselesen: Yarin olmaycakmis gibi yasa, hic aldatilmamis gibi sev, kimse seyretmiyormus gibi dans et. Yarin olmayacakmis gibi yasamak he? Yarin bu hayatta olmuycagimi bilsem, bugune kadar neyim varsa neyi basarmissam sukrederdim Tanrima. Iste boyle yasamaktan bahsediyorum mutlu, tatminkar bir hayat yasamak icin. Imkansiz mi?

Sahip olduklarimizin kiymetini bilip onlar icin sukrederek yasarsak mutlu olucagimizdan hic bir suphem yok. Bunu ben yapabildigim kadar, elimden geldigince uygulamaya calisiyorum. Bunu en ufak bir aksam duasinda bile kendimize hatirlatmamiz yeterliydi belki de. Yeter ki icimizden dusunerek, kalpten hissederek yapalim.  

Bu kadar sukretmekten bahsedip te size bir Top 5  listesi vermemekte ayip olurdu sanirim... 

1. Saglik saglik saglik. Benim ve sevdiklerimin sagligi icin
2. Ailemin her ferdinin varligi icin
3. Kimseye finansal acidan muhtac olmadan kendi kendime yetebildigim icin
4. Dunyanin her bir kosesinden tanistigim farkli irktan, dilden, dinden dostlarimin varligi icin
5. Amerika'nin SF sehrinde yasayarak cocukluk hayalimi gercege donusturdugum icin

Tanrima kalbimin en derin yerinden tesekkur ederim. 

Gercek mutlulugun sirri ICIMIZDE buna inanin...

Friday, February 6, 2009

10 sene sonra yukarilarda bir yerde...

Tam on sene sonra bulusacaklardi cennette... aslinda yayam ancak 10 sene dayanabilmisti kocasindan ayri kalmaya. Mart 99' da kaybettigim cok sevdigim biricik dedemden sonra Subat 09' da yayami da kaybettim. Kanina karisip diger organlara sicrayan kanser iki ayda aldi canini o masum, tatli, sevecen, "suya sabuna dokunmayan" kadinin.

Yayamin benim hayatimda cok onemli bir yeri var aslinda ve herzamanda olucaktir. En geriye sararsak filmi benim dogmamda cok buyuk bir etkendir kendisi. Hayata gelmemi cok istemisti nedense. Benim ona olan sevgim en kucuk yasimdan beri hep devam etmisti. Ilkokul yillarinda her cumartesi mahallede top oynarken aksam yayamla dedemde kalicagim zaman dort gozle beklerdim. Maclardaki oglen yemegi molasinda yogurtla karistirilmis makarna, aksam onlara geldigimde kitir patates ve et ve koftenin kokusu hala burnumda tuter. O evde herzaman huzur vardi. Butun gunun yorgunluguyla gec saatlere kadar dayanamiyordum tabi ama dedemle kagit falina baktigimizi, soguk kis gunlerinde sobada kestane pisirdigimizi hatirlamak bana huzur veriyor acikcasi. Aslinda cok basit bir cocukluk gecirmistim belki asagi yukari her hafta ayni seyleri yapiyordum ama yine de dort gozle bekliyordum cumartesilerin gelmesini.

Pazar sabahlari dedemle Yesilkoy kilisesinde mum yakip, sahilde cirozdan fenere kadar yuruyup arada futbol topumla paslastigimizi, donuste o taze ekmegi alirken firindan bende o politakayi cok seven dedemin sevdigi butun gazeteleri topluyordum gazeteciden. Eve vardigimizda mukemmel bir pazar kahvaltisi yumutali ekmekle zirve yapiyordu. Pazar sabahlari 10'da baslayan yabanci filmi trt'den seyretmekte bir rituel olmustu hani kahvalti esliginde.

Yayamin hayati cok ozveriyle gecmisti kucuklugunden beri. Her zaman dedigim gibi sacrifice generation di tam anlamiyla onunkisi. Kayseri'de koyde buyuyen cocuk yasta hali dokuyup nakis dikerek ailesine yardim eden bir kisiydi. Dedemin o inanilmaz ileri goruslulugunun, sifir parayla baslayip bir orduyu gecindiricek kadar eve gelir getirmesinin en iyi semeresini tabi esi goruyordu. Istanbul'da 30'lu yaslarinda tasinan bu genc cift butun aile ve akrabalarini toplamayi da ihmal etmemislerdi. Gedikpasa'dan Yesilkoy'e varacak o yolculuk hayatlarini da cizmisti bu ikilinin. 

Yillar sonra 99' ve 09' da veda edecekleri bu hayatta bir cok sevenini arkada biraktiklarini biliyorlardir sanirim. Mutluyum onlar icin... 10 yil sonra yine yeni yeniden...

Sunday, February 1, 2009

Subat 08- Subat 09 : Bir yilan hikayesi

Hersey aslinda Subat 2008'den once baslamisti ancak bu enteresan hastaligin teshisi gecen senenin Subat ayinda konmustu. Krohn a.k.a Crohn's Disease demisti soyadi Crohn's olan bir amcam 1930'larda buldugu bu teshisle. Bu hastalik insanlarin barsaklarinda olusturdugu bir iltihaplanmaydi ve Tip su ana kadar hala ne sebebini ne de cozumunu bulmustu Krohn'sun.

Bana ilk gunden beri anlatilan bu hastaligin genetik olmasi ve benim yapabilecegim hicbirseyin olmadigiydi. En ufak antibiyotikten en guclu serumlari yiyene kadarda gikim cikmiyordu cunku doktorun her dedigini yapmak zorundaydim onlar hep guvenilirdi ya. Tabi o verdikleri ilaclarin yan etkilerini fazla dusunmeden. 

New York'ta baslayip San Francisco'ya geri donmemi sagliycak bu hastaligin detaylarini girmeden bende biraktigi etkileri paylasmak istedim. Ve ondan da onemlisi hayatimdaki seylerin onem sirasini tekrar goz onunden gecirmemi saglamisti. Ne mi ogrenmistim? Insan sagliginin onemini; icinde o huzur olmadiginda herseyin olsa da rahat ve mutlu olmanin imkansiz oldugunu. Ailemin onemini; herzaman zaten onlar yanimda benim destekcim dedigim ailemi bu hastaliktan sonra adeta bagrima basmistim. Cok onemliydi aslinda elimizdekilerin degerini bilmek. Sosyal yasantimiz bize hep daha cok, daha iyi seyleri aramaya itiyordu ve bizde bu dongu icinde donup dolasiyorduk. Birinin comagi sokmasi gerekiyordu ki elimizdekilerin degerlerini anliyip onlari takdir etmemiz gerektigini. Daha ne mi ogrenmistim? Beynimizin gucunu; eger birseyi istersek ve onun uzerine olumlu dusunursek o istedigimizin bir sekilde bize ulasacaginin garantisi. R. Sanal'in Kuantum Sicrama adli kitabinda yer verdigi bu "Secret" vari gucu kullanmamizin bizim elimizde oldugunu ogrendim. En zor gunlerimde bu kitaplari okuyarak ve moralimi yuksek tutarak ayakta kaldigimi soyleyebilirim.

Temmuz Agustosta cosan Eylul beni hastanelik eden bu hastaligin naturel yonden bir cozumu olmasi gerekiyordu illaki. Ben hala doktorlarin bu hastalikla hayat boyu yasiycaksin geyigine inanmamistim ama elimde aksini kanitliycak birsey yoktu. New York'ta birgun sabah kalktigimda ben San Francisco'ya gidiyorum dedim. Tarih 13 Ekim 08 yanlis hatirlamiyorsam. 17 gun icinde Amerikanin bir ucundan otekine, isimi transfer ederek, apartmanin kirasini kapatarak, esyalari satarak, kolilerce esyalari tasiyarak SF'ya donusu yapmistim. Tarih 1 Kasim'di. Annemin destegiyle ve inanilmaz yardimiyla tek parca tasinmistim ve 3 kasimda hemen isime baslamistim. Takim ayniydi patron ayniydi sadece mekanim ve saat farki olusmustu. Bunlarin ustesinden gelmek kolaydi ama yine de bu hastaligi cozumu bulamamistim...

SF'da ayda bir serum yemeye devam ederken o ilacin benim bunyemi ne kadar sarstigini, bagisiklik sistemimi tamamen altust ettigini anlamak cok kolaydi. bir california son baharinda uc kat ust, iki kat pantalon, kaskol, kaban giymek cok ta normal olmasa gerek ki benim gibi sicaga gelemeyen biri icin. Bir ay daha boyle gectikten sonra ben Alternatif tipta cozumler aramaya basladim. 

Homeopati denen bitkisel ve bazi naturel ilaclarla bu hastaligin yenebilecegini isten bir arkadasim soylemisti. Ayni cocuk bu hastalik sana olabilecek en iyi seylerden biri demisti beni dumur halde birakarak. Nasil yani dememe kalmadan sanslisin ki dedi bu olay sana genc yasinda vurdu ve hayatini duzene koymak icin bir mesaj verdi, bir nevi uyandirdi. Daha once bahsettigim onem sirasini hatirlatti hayattaki. Ya 50 yasinda basina gelseydi dedi. O zamana kadar hayatin ruzgarina kendini birakip yasayacaktim ama cok ta bilincli olmadan. Bilincten ziyade hayatta neleri gerceklestirmem gerektiginin ve benim arzuladigim seyleri birer birer bulmaya baslamadan.

Hayat entersandi aslinda. Neydi yani bu hastaligin bana geldigi icin mutlu mu oluyordum yoksa. Su anki aklimla iyiki de olmus diyorum yeminle. Bunu yasamayanin anlmasi biraz zor olur sanirim ama harbiden iyiki de basima gelmisti bu olay. 26 da hayat 180 derece donuyordu benim icin. Ama bir dakka yahu hala cozumu bulamamistik. Taki benim alternatif tipta arastirmalarimi her gordugum kisiyle paylasarak bir nevi Kuantum yapmaya baslamama kadar. Cozumu cok istiyordum ve bulacagima inaniyordum. Acaba NY'ta 13 Ekim'de uyandigimda icimdeki "SF'ya tasinmalisin" sesi de bu yuzden miydi?

14 Aralik benim icin cok enteresan bir gun olarak tarihe gecicektir. Halam o gun icin bu alternatif ve naturel yollardan iyilestirmeye inanan bir doktorla randevu almisti benim icin ve beraber o adami gormeye gidicektik. Websitesinden adam hakkinda bilgi alirken yedigimiz yemegin onemini defalarca dile getiriyordu ki benim 3 ayri doktoruma gore diyetin bu hastalikla "kanitlanmis" bir alakasi yoktu. Ne yersek yiyebilirdik ama alkol ve kahveyi biraz aza indirerek. peki asil yemek? hicbir sorun yoktu onda. Ayni gun benim asil doktorla da randevum olmasi ironikti sanirim. Oglen benim doktor sana yapilan bu serumlar cevap vermiyor daha guclu etkisi olan baska bir ilaca gecmemiz gerekicek sanirim demisti. 1/1000 beyinde kalici etkiler birakmasinin yaninda, kanser olabilme etkisi de yan etkilerden biriydi. Simdi doktora "dur bakalim soyle" demek geldi icimden. o da olmazsa ameliyatla barsagini almamiz gerekicek dedi cok normal biseymis gibi. zaten barsaka gerek te yokmus, apandisit gibi. 

Ayni gun aksam ustu Dr. Cowan (www.fourfoldhealing.com) in alternatif tibbinda hayatimin cozumunu aramaktan baska bir cozum bulamiyordum. Butun umutlar ondaydi ama ameliyatta kafamdan cikmiyordu acikcasi. Dr. Cowan beni bir psikolog gibi sorguya cektiginde ben son bir yilin ozetini gecerken adam notunu almaya devam ediyordu. Bitti mi dedi? Evet hepsi bu kadar dedim. Adam icinden gulmeye basladi bana degilde daha cok anlattiklarima. Biliyomusun dedi senin gibi kac kisi Krohn's hastaligiyla bana geliyor diye ve hicbiriniz ne yazikki hastaligin tam olarak ne oldugunu bilmiyorsunuz dedi. Tipta aciklanmayan cok basit seyler vardi Krohn's hakkinda. Barsaktaki iltihaplanmanin sebebi neydi mesela. Adam butun olayi bir biyoloji dersinden alinti yapar gibi anlatirken benim ve halamin agizlari acik adami dinlememiz ve herseyin o kadar mantikli kulaga gelmesi bendeki endorfin seviyesini bayagi bir arttirmistir eminim. 

Butun olayin baslangici asiri antibiyotik kullanimi (ki ben NY'ta arka arkaya 10 ar gunluk antibiyotik bitirmistim kaptigim virusten sesimi kaybettikten sonra) stres ve diyete baglamisti. Genetik hicbir olay yok dedi ve dediklerimi uygularsan 4-5 ayda tamamen iyilesiceksindir dedi. Iki olay vardi birisi diyetimde karbonhidrat yani sekerli ve veya sekere donusucek mamullerden uzak durmaliydim. Ikincisi, barsaki tekrar normale donusturmek icin tavuk suyu, paca, kemik suyu gibi jelatini bol corbalar icmem gerektigini soyledi. Kimin aklina gelirdi ki bizim eski haslamalar, pacalar beni duzelticekti. Doktorun intro diyete baslarken sadece corbayla 2 hafta gecirmemi istedi. sonra yavas yavas protein ve fiberleri ekleyebilicektim. 18 Aralikta basladigim bu diyetin 2. ayina doldurmaya yaklasirken bende %50 ye yakin bir degisim gozukuyordu ki bu cok iyiydi.

Hem moral olarak kendimi iyi hissediyordum hemde bu hastaligin naturel yollardan gecicegine olan inancim semeresini gosteriyordu. Belki her yemegi yiyemiyordum ama sabretmek ve o tamamen iyilesen vucudumu gorecegim gunler aklima geldiginde gerekirse ac bile kalabirdim. Ki aslinda diyet cok ta kotu degildi. Makarna, pilav, patates gibi genelde ana yemegin yaninda gelen yiyeceklerden uzaktaydim. klasik bir aksam yemeginde somon baligi ve salata vardi. hem hafif hem de faydaliydi. Bu hastalik yuzunden yedigim hersey dikkat ediyordum ve aslinda gercekten saglikli besleniyordum.

Olayi ozetlemeye gelirsek bu hastalik son 70-80 senedir var ki gelismis ulkelerdeki yemeklerin proses olup satilmaya basladigi zamanlara denk gelmesi de sadece bir tesaduf olsa gerek di mi? Millet McDonald's lari, konservedeki yiyecekleri mikrodalgaya koyup yemege devam ettikce, bu hastaliga kapilanlarin sayisi daha da articaktir ne yazikki. Sirf Amerika da her gecen yil 20,000 kisi daha Krohn's ve kolit tarzi hastaliklara yakalaniyorlar ve bu ilac sektoru icin inanilmaz bir para yapma sahasi. Dusun bir is plani yapiyosunuz... musterinize sattiginiz serum her iki ayda bir vericeksiniz ve musteriniz bunu hayat boyu alicagini biliyor ve yeterki ameliyat olmiyim diyor. FYI, her serum sigortasiz $4000. Boyle bir kapitalist ulkede, her gecen gun yen serum ureten ilac sirketleri turemesinin sebebini anlamak cokta zor olmasa gerek. Ne demek yani, diyetini degistirsen bu hastalik kurtulucakmiydin? yok abicim biz diyet hakkinda saglik bakanligi nezlinde hicbir arastirma yapmayalim yoksa bu para makinesinin icine comak sokmus oluruz. Komplo teorilerine fazla inanmam ama bu biraz alenen oldu sanirim. Allah, Dr. Cowan gibi insanlardan razi olsun. Adam para icin yapmadigi nerden belli bu isi. Bir kere gordum adami. $200 verdim. Ve bidaha gelmene gerek yok dedi. Sorun olursa email at dedi ve oyle devam ediyoruz. 

Bu yilan hikayesinin birinci senesi dolarken icimdekileri bloguma dokmek istedim. Hele birde ilk yazi olunca biraz daha heyecanli bir yazi oldu sanirim. Nisan-Mayis aylarinda tamamen iyilesmis bir barsakla tekrar futbol oynayacagim gunleri dort gozle beklerken, yukardakine tekrar sukranlarimi ve tesekkurlerimi sunuyorum. Iyiki de bu hastalik bana gelmis. Bir senede cok degistim cok...

Ci vediamo!
AT

Thursday, January 1, 2009

New Year's Eve in Santa Cruz

2009 has finally arrived and had a great time with family.